Zaman parçaya bölündü. Herkes bir parçasında kendi hikayesini yazdı. Her insanın bir duygusu, bir savaşı, bir kavgası, yakılmış sönmeyi bekleyen belki tabağında unutulmuş bir sigarası vardı. Estetik bir gün isyan etti. Kendini bu savaştan sıyırdı. Bir sanatçının yakasına yapıştı. Güzel koktu. Sanatçı gittiği yerlerde izler bıraktı. Yakasından yayılan kokular bıraktı. Bu kokular onun benliğini, karakterini oluştururken gittiği yerlerde insanlarda bakışlar uyandırdı. Yeni yollar, yeni bakışlar, yeni ufuklar… Eline bir çekiç alan demir ustası demirden at yapmaya karar verdi. Eline fırça alan boya ustası, duvarda gökyüzünü resmetti. Eline kalem katıp bütün bu olanları yazmayı akletti. Bakış açısı öyle büyüdü ki, insanlar düzene isyan etmeye, soyunmaya, sevişmeye ve artık ellerinde ki bu nadide gücü bir enstrüman gibi kullanmayı öğrendiler. Birbirlerini gördüler. Ve izlediler. İzlediler. Yine izlediler…
No responses yet