Yavaşca yanına sokuldu. Teninin sıcak ve esmer dokusunda nefesinin titreşimini hissetti. Temas etmeye yakın bir yerde durdular. Nefes duyuluyordu. Kalp atışı duyuluyordu. Düşünceler bile büyük bir kalabalık gibi orada duruyordu. Ellerin nereye kadar dokunacagini hesapliyordum. Dudakları sıcakti. Dili arada bir kuruyan dudaklarini ıslatmak için dışarı çıkıyordu. Dilini öperken hayal ediyordum kendimi. Boynunda ki damarın içinden geçen kan akışını duyabiliyordum. Her saniye damar biraz daha şişiyor ve sönüyordu. Kenarda duran şarap bardağında duran koyu ruj ise oracıkta dudakları hakkında bir sürü hikaye anlatıyordu.
Nefesini duyduğum sırada tüylerim urpermeye başladı. Önce parmaklarımla yanaklarına dokundum. Parmaklarım suratından ayrılmadan ustalıkla saçlarının arasında kayboldu. Koyu kestane, kalın saç telleri, sıcak kafatası avuç içim yüzündeydi. Artık yanaklarında bedenimin ilk parçası duruyordu. İçimde tarif edemediğim arzunun resmi vardı. Karın kaslarim kasilmisti. Ve kollarım gücünü ağır ağır yitiriyordu. Bakışlarını hiç bakislarimdan ayirmiyordu. Gözbebeklerinden itibaren ne olduğunu anladığım ve çaresiz bırakan bir hazzın tam ortasında kendi resmimi görmüştüm. Böyle olmamaliydi. Ama boyledi. O beni becermeye başlamıştı. Bense bundan memnundum…
No responses yet